Merhaba arkadaşlar, kızık demek: iki vadi arasında yani akar su ile V şeklinde oyulmuş alan arasındaki bölgeye kızık denir. Değirmenlikızık , meşhur olan cumalıkızık ın hemen yanındaki kızık oluyor. Uludağ dan gelen her akarsu bir vadi yaptığı için birçok kızık var. Bu gezimde Değirmenlikızık dan kesitler vereceğim. Çekimlerime asfaltın bittiği yerden başladım. Güneşli bir havada ama hava durumunun yoğun yağış verdiğini de unutmadan başladım. Yol üzerinde bu vadiyi oluşturan küçük akarsu kolları bulunmakta idi, bu noktadan bir foto çektim. Yol üzerinde, 4 çeker traktör ve yüklü römork denk geldi. O yokuş aşağı ve kasası var diye ben bir süre geri sürüş yaptım, yol bu kadar daraldığı noktalar vardı, biraz bayır asagi cekilerek yol verdim bir noktada, gectiler gittiler. Tabi o noktaları cekemedim, vantuzlu tutacağım durmuyor camda, ben de durarak foto çekimlerinde bulundum. Yol üzerinde ilginç sayılabilecek başka şeylerde oldu tabii ki, ama bunları kayda alamadım, araç sürüyordum. Yol kenarlarında yeni kesilmiş ağaçlar bulunuyordu, üst üste istiflenmişler. En sonunda yolda bu kişilere de denk geldim. 4 çeker traktor-kepçe yol ortasında duruyordu, bir adette 98 model olsa gerek bir kamyonet vardı, resmi plaka. Ben olay yerine gelince agzinda sigaralı testereli amca ağaç kesmeyi bırakıp bana baktı, sonra zabıta kıyafetli abi, Hoppala arabayla buraya gelinir mi dedi kendi gurubuna doğru, ben de Sorento bu araba değil diyemedim. Selamin Aleykum diyebildim sadece. 2 testere 8 adam vardı, hem de bıyıklı . Neyse traktor kepçe operatörü daha beni görür görmez atladı alete, yandaki rampaya sürdü makineyi yol açıldı ama kamyonet var daha, onlarda 200 metre falan gittiler bir yer biraz genisledi orada durdular, solladım geçtim, yari teker uçurumda, anca bu kadar sığılıyor yola. Heralde işaretli ağaçları kesmeye devam etmişlerdir, kış geliyor. Yolun bittiği yere park ettim, aracı dönüşe göre çevirdim, herzaman park etmeyi kaçış yönüne göre musaitken yapmak lazım. Ormanın bukadar içinde bile çöp var, artık kimler attıysa. Aracı parkettikten sonra, hedefledigim noktaya yürürken bazı ilginç oluşumlar vardı, bu ağaç kökleri gibi... Belki irtifa anlamında bu foto yardımcı olabilir, Kestel Bursa görünüyor aşağıda, hava biraz puslu, yuksek basınç! Yağmur gelecek. Yolda adını utangaç koyduğum , bugüne kadar gördüğüm en büyük kara salyangozu. Güdük kalmis bir elma, tam bir mandalina boyunda... Sonra değirmenli kızık i oluşturan derenin kaynağına ulaştım. Bir ambalajlı su firmasına ait olsa gerek, bu şelale önüne set yapılmış ve metal boru ile su çekiliyor. Markasını vermeyeyim her kızık bölgesinde televizyonlarda bangır bangır reklam yapan firmaların şişeleme fabrikaları var, hepsinin kaynaklarını tek tek buluyorum bu gezilerde.
Sonra şelalenin kuru tarafına kafayı taktım ve tırmandım. Muhtemelen kisin bu bölgeden de su akıyor, cunku hiç toprak kalmamış, zaten cok dikti. Tepeye vardığımda, yan yatmış bu ağacı gördüm yere paralel, ama uçuruma uzanıyor ve başka bir ağaç alttan destek yapmış. Cesaret edeni, ağacın ucunda harika bir manzara bekliyor ama kendini taşıyamayan bu ağacın üzerinde tabii ki yürümedim. Sonra bu iş hep daha yukarı daha yukarı diye insanı gaza getirir ama hedefledigim alan dik bir yamacın arkasinda kaldığını farkedince devam etmekten vazgeçtim. Dik derken 90 derece... Gpsden kontrol edince, araca dogru çapraz tırmandığımı fark ettim ve yine ağaca doğru çapraz inmeye karar verdim. Ama biraz hatalı bir karar vermişim. Cok dik bir bölgeden iniyordum ve toprak kar ile aylar önce şişmiş, sünger gibiydi ve basinca 5-6cm kuru toprağa ayağım giriyordu. Yüzde 60 eğim civarında yürümek imkansız, ayarlarımla kayarak inmeye karar verdim ama is biraz kontrolden çıktı. Ağaç bile tutmamış bir yerden inmek, bir daha asla... en iyi yol, geldiğin yol Rampa uzerinde tek tek agaclar vardı, kayarken duramayacağımı fark edince bu ağaçları stoper olarak kullandım, resmen dank diye çarpıp durdum. Bi yerde ağacı kaçırdım çünkü istemsiz düştüm. Dikenler varmış. Bana batmadılar ama heryerime yapıştılar. Neyse aracıma ulaştım, elimi yüzümü yıkayayım dderken duğa misali yağmur çiser gibi oldu, bu irtifalarda zank diye iniyor yağmur hemen araca bindim ve doluya çevirdi zaten. Tıngır mıngır indim evime gittim. Ağaç kesen amcalar kepçeyi yol yanına bırakıp kaçmışlar da, ben mahsur kalmadim. Aşağılarda patikaya bağlanan ara yollar vardı, oradan bir kuga fırladı, o önde ben arkada devam ettik asfalta ulaştık. Ağaç kesenleri görmedim hiç, çoktan basıp gitmişler, saat 16.00 da belki mesai bitiyor diye gitmişlerdir, yada yağmurdan kaçmışlardır, o kadar adam illa kasaya da binmek zorunda. Zar zor çektiğim videolar da var. Onları birleştirince buraya da yuklerim. Görüşmek üzere.
http://tr.wikiloc.com/wikiloc/view.do?id=14482090 Bir süredir karadenizdeyim, ancak yukarıdaki geziye ait kısa bir video yükleyebiliyorum. Birleşik halini sonra ilave edeceğim.