Öncelikle Konu başlığı için herkesten özür diliyorum. Argodur. Bir anlamda sarkıntılık yapmak, taciz etmek anlamında söylenir. Kaynağı ise konumuz otomobil ve toplu taşım araçlarından gelir. Asılmak; eskiden tramvaylara hareket halinde iken atlayan yolculara olabilecek kaza konusunda uyarmak ya da servis dışı olduğunu belirtmek amacı ile “asılmayalım depo’ya gider” şeklinde söylenirdi. Fortçuluk ise toplu taşıma araçlarında kalabalıkta bazı kendini bilmezlerin yaptığı kişiye arkadan yapılan tacize denirdi ki; diğer yolcular tarafından haklı olarak yüksek dozda tepki alır. Fort benim bildiğim kadarı ile ayakkabının topuğa denk gelen arka kısmına denir de, Fortçuluğun buradan mı geldiğini ben bilemiyorum. Konularımızla ilgisini ise aşağıda belirtmeye çalışacağım. Zira Türkiye’ye asılınmakta olduğunu, dahası Ford’çuluk yapılarak taciz edilmek istendiğini düşünüyorum. Şöyle ki; Sayın Başbakanımız Erdoğan geçtiğimiz Sonbaharda Türkiye’nin de kendi markasında bir otomobili hayata geçirmesi gerektiğini söyledi. Bu konu kamuoyunda da tartışıldı. Sanayi Bakanımız da konunun olabilirliği konusunda görüş belirterek üreticileri bu konuda teşviklerde, kolaylıklarda olabileceği doğrultusunda konuşarak harekete geçmeye çağırdı. Biz de burada Maminci arkadaşımızın açtığı bir başlık altında tartıştık. Vardığımız sonuç; yanlış değerlendirmiyorsam eğer; sıkı, disiplinli, programlı çalışırsak, biz Çılgın Türklerin de bir otomobil markası olabileceği idi. Ancak; bu nokta da en önemli tespit bu pazardan pay alabilmek adına farklılığı yaratabilmek bizim tespitimiz idi. Bu da günümüzün yakıcı konusu enerjide düğümleniyor diye belirtmiştik. Yani açıkçası akaryakıt fiyatları konusunda Dünya’nın en başta gelen ülkesi iken akaryakıta bağımlı bir otomobil markasının piyasadakilerden ne farkı olacakta önce kendimiz, daha sonra da dışarıda pazar bulabileceğiz noktasını tespit etmiştik. Sayın Başbakanımızın konuşmasından bu yana aylar geçti. Bu arada VOLVO’yu Çinliler satın aldı. SAAB iflas bayrağını çekti. Gazetelerde bir Türk firmasının SAAB’a müşteri olduğu yazıldı. Bursa’da bir firma Çin’den elektirikli 160 km’de 1 Lira’lık elektrik harcayan araçlar getirmeye başladı. Türk Otomobil üreticilerinin önde gelen isimlerinden Sayın Rahmi Koç’un da Başbakanımıza geçmiş olsun ziyareti yaptığı, bu arada Türk malı Otomobil imalatının da görüşüldüğü basında yer aldı. Bu günlerde de Türkiye’nin En Çok satan Otomobili olarak FORD kendilerince ilan edildi. (Herhalde Ticari araçları da bu kapsamda tutuyorlar) 2 gün önce ise TV’de alt yazı da geçti ki; Amerikan Otomobil devi Ford Motor Company FMC’nin Başkan Yardımcısı Mr. Ford Başbakanımızın çağrısını “bu kesinlikle mümkün” diyerek cevaplamış. Yani bana göre açıkçası Türkiye’ye asılmış, Ford’çuluk yapmış. Neden mi? FMC Başkan Yardımcısı Mr. Ford Türkiye’yi Afrika ya da geri kalmış 3. Dünya ülkesi, Orta Doğu da arap ülkesi sanıyor galiba. Türkiye’yi tanımıyor. Dahası kendi firmasını da tanımıyor demeye dilim varmıyor, çünkü; FMC’nin Türkiye’deki varlığı, Cumhuriyet ile yaşıt neredeyse. Bu Ülkede ilk Türk otomobilinin kendi firmasının motoru ve çizgileriyle (FORD- Eskort ,ANADOL) Türk Ortağı tarafından üretildiğini de bilmiyor. FMC’nin Türkiye ilgisi sanırım Sayın Başbakanımızın çağrısından çok, bu amaçla yapılacak yatırımlara sağlanacak kolaylıklar ve teşviklerden kaynaklanıyor. FMC ve Türk ortağı Türkiye Pazarında eğer ki 1. iseler bu pazardan daha başka ne bekleyebilirler ki. FMC’nin bu Ülkeye katkısı elbette ki olmuştur da, daha fazlasını da hak etmiyor muyuz? Cumhuriyet’le yaşıt FMC, hangi binek aracının yalnızca Türkiye’de üretilmesine karar vermiştir ?(Ford Connect Ticari Sınıfıdır) FMC Türkiye’de hangi bir teknolojik yeniliğin tek üreticisi olması ile ilgili gündeme gelmişdir ? Hiç sevmediğimiz, birlikte anılmamızdan bile rahatsız olduğumuz Fransız’ların Renault’u bile 2 Modelini ve Hibrid aracını yalnızca Türkiye’de üretiyor. Daha 1 yıl önce Sizin Newyork Vilayeti Belediyesinin Yellow Cap ihalesine katılan Türk KARSAN Firması sizin motorunuzu kullanacaktı. O zaman bize yardımınız gene mümkündü MR. Ford. Mümkünlüye gelmedik mi daha ? Kısacası FMC Başkan Yardımcısı Türkiye’ye sarkıntılık etmektedir. Yanlış anlaşılmasın FMC’ye karşı değilim. Yerli Marka yaratılırken diğer markalarla da işbirliği yapılabilir. Ama geçmiş deneyimlerimiz FMC’nin bizde pekte olumlu anıları yok. Geleceği de biraz da geçmişin deneyimleri aydınlatır Sayın Mr. Ford. Unutmayın ki elinde feneri ile gündüz vakti gerçeği arayan Diyojen de bizim Sinop’lu hemşehrimizdir. Asılmayalım… Hangi durakta inecekseniz inin … Ford’çuluk yaparak Türkiye’ye vakit kaybettirmeyin. Herkesin yolu açık olsun.
normalde pek uzun yazıların hepsini pek okuyamam ama bunu atlamadan okudum. evet haklısınız bence amaç , olası bir destek ya da sermayeye şimdiden göz kırpmak bu. ama şunu da belirtmemiz lazım, forddan başka fortçular da var. örneğin renault. şuanda elektrikli araba üretiminde devlet desteği aldılar.
elektrikli fluence sorunları daha çözülemmemiş bir araç.ayrıca yanıltıcı bilgiler var. tanıtımında aldatıcı bilgiler var.bu aracın ist. ankara arası 10 tl ye gideceği yazıyor düşünce de güzel de aracı alan kişinin her ay renault a ödeyeceği 100 eura (250 tl) batarya kirası bu meblağa dahil mi. max 160 km menzili olan bu araç kaç defa şarj isteyecek her şarjda ne kadar zaman kaybı olacak şarj istasyonu bulunamazsa ne olacak. . araç 0 emisyonlu deniyor. termik santrallerden elde edilen elektrik 0 emisyon mudur. bu aracın 100 km elektrik tükemine denk gelen emisyon miktarı nedir.
Daha önce de söylediğim gibi,ben pazarda kendimize yer açabilmek için elektrikli yerli otomobil üretme ya da bunların aküsünü üretme fikirleri üzerine gitmeliyiz. Petrol ürünleri kullanan araçlar için dünya piyasası zaten parsellenmiş.Kendimize yer açabilmemiz çok zor.