Ulu Önder Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de ebedi aleme intikal edişi hiç kuşku yok ki Türk ulusunu derin bir üzüntüye sevketmiştir. O’nun ani ve apansız aramızdan ayrılışı bütün Türk halklarını da derinden sarsmakla kalmamış, dünya üzerinde diğer milletler arasında da büyük bir yankı uyandırmıştır. Atatürk’ün ölümünün hemen arkasından dünya liderleri tarafından yapılan tüm açıklamaların ortak noktası, O’nun dünyaya gelmiş çok nadir bir dahi olduğu, büyük devlet adamlığı ve diğer dünya milletlerine örnek olabilecek çalışmaları olmuştur. Atatürk, reformcu ve ileriyi görebilen niteliklerinin yanında aynı zamanda büyük bir komutan da. Türk Milli Mücadelesine yön vermiş, milleti ile birlikte “ya istiklal ya ölüm” diyerek, zaferin kazanılmasında en büyük pay sahibi kuşkusuz ki o olmuştur. Ulu Önder Atatürk, Milli Mücadele sonrası sağlanan başarının asla yeterli olmadığını düşünerek bir benzerinin dahi yapılması çok güç hatta imkânsız olan bir çok devrimler gerçekleştirmiştir. O’nun Türk ulusuna en büyük hediyesi ise Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak olmuştur. Tanzim ederek hayata geçirdiği devrimler ile Türk ulusuna çağ atlatmış, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya devletleri arasında saygın konuma yükselmesine vesile olmuştur. İçine birçok şeyi sığdırdığı kısa yaşamının en son anına kadar memleketine hizmet etmiş olan bu büyük lider; “Benden sonra beni benimsemek isteyenler bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar” diyerek kurduğu cumhuriyete sahip çıkılmasını ve bunun ise çok çalışılarak bilimde ileri bir seviyeye çıkılması suretiyle gerçekleşeceğini ifade etmiştir. İşte, bütün 10 Kasım’lar bu yüzden ulusça içinde bulunduğumuz mateme rağmen; Atatürk’ün fikirlerinin en iyi bir şekilde anlaşılarak tatbik edileceği günler olarak kalmalıdır. 10 Kasım’larda bizler onu her seferinden daha da iyi anlayarak, düşüncelerinden en üst düzeyde istifade ederek, ilmin ve fennin ışığında ülkemiz ve ulusumuz için daha iyi neler yapabiliriz sorusuna cevaplar aramalı ve de vakit geçirmeden hemen işe koyulmalıyız. Her 10 Kasım atmosferinin ruhumuzda oluşturduğu kaçınılmaz hüzne rağmen, taşıdığı anlam bakımından bu günün büyük bir gün olduğu biraz önce yaptığımız kısa açıklamalardan da daha iyi anlaşılacaktır. Bu nedenlerle onun izinde yürüyen ve ulaştığı noktayı daha ilerilere taşıyacak bir kuvvetin varlığını damarlarındaki asil kanda hissetmekte olan Türk evladı, kendisinden beklenen başarıyı elde etmektedir ve etmeye de devam edecektir. Büyük kurtarıcımız ve liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk! Sen ebedi mekânında rahat uyu! Bizler emanet ettiğin Türkiye Cumhuriyeti’ne her zaman olduğu gibi gönülden sahip çıkacak ve sana layık bir ulus olmaya devam edeceğiz. Ruhun şad olsun
Ulu Önder Atatürk; Anıtkabir'de anı defterine yazdığım gibi: 'Açtığın yolda durmadan,düşmeden ve bıkmadan ilerlemeye devam edeceğiz.Türkiye Cumhuriyeti'ni her zaman ayakta tutacağız.Muhtaç olduğumuz gücü bize hatırlattığın yerde her zaman bulacağız.Dünyanın türlü türlü coğrafyalarını,türlü renkte,türlü dilde ve türlü soydan gelen milletlerini görmüş ve tanımış bir insan olarak;Cennet Vatanımızın kıymetini her zaman bileceğim ve herkese anlatacağım.' Ruhun Şad Olsun.
El oğlu arayıp bulamıyor böyle bir lider, kıymetini bilelim arkadaşlar. 1920 lerdeki 'son haçlı seferini' batılıların hiç hesabında yokken bozguna uğratıp, mazlum milletlere örnek olduğu için büyük bir kinle unutturmaya, yolundan gidenleri farklı şekillerde saf dışı etmeye çalışıyorlar. Biliyor musunuz, Küba gibi bazı latin amerika ülkeleri Atatürk'ü lider olarak görüyor, onun yolundan gidiyor ve ondan aldıkları bağımızsızlık feyziyle ne amerikaya ne da başkasına boyun eğiyorlar. Biliyor musunuz, bugün okuduğumuz Kur'anı-ı Kerim'i ilk kez türkçeye çevirten -dinsiz diye suçlanan- Atatürk. Biliyor musunuz 1920 lerde asyadan kuzey afrikaya kadar ne kadar sömürülen mazlum millet varsa hepsi Atatürk için 'Allah'ın Kılıcı !' diye konuşuyor.. .... Üzücü olan şu: Atatürk'ün dediği gibi: savaş alanındaki zafer, ekonomik zaferlerle perçinlenmezse bir anlamı yok, kanla canla kurtarılan topraklar maalesef ona buna satılıyor, osmanlıdan kalan borçlar da dahil hepsi o yokluk yıllarına rağmen silindiği halde, maalesef atatürk öldüğünden bu yana gelenler tarafından ekonomi yine dışa bağımlılaştırıldığından borçlar da yine şişmiş durumda, bu oyunu görüp yazan, uyaran karşı çıkanlarsa, askeri sivili hepsi bir şekilde olmadık suçlamalarla susturulmaya çalışılıyor.. O'nu anmak yetmez, yaptıklarının devamını getirmediğimiz sürece bir anlamı yok.
Her ulusun tarihsel değerleri vardır. Bir Fransız için De Gouel, İngiliz için Churchill, Güney Amerika Ulusları için Simon Bolivar, Ruslar için Deli Pedro ve Lenin, ABD için G.Washington neyse, M.Kemal'de bizim Ulusal Değerimiz ve esin kaynağımızdır. Bizim şansımız ise pek çok mazlum ulusa örnek olan bir Ulusal değerimizdir Gâzi Mustafa Kemal. Tam da Maminci arkadaşın işaret ettiği gibi; maalesef bu günlerde onun değerini ve yaptıklarını küçük göstermeye çalışanların tarihsel yanılgısı olarak değerlendirilecektir. Geçmişi olmayanların, geleceği olmayacağından kuşkunuz olmasın.. Saygılarımla...